İş güvenliği açısından işyerlerinin düzenli olarak yaptırması gereken kontroller, teknik periyodik kontroller olarak adlandırılır. İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği gereğince bu kontrollerin yapılması zorunludur. Basınçlı kaplar ve kaldırma itme makineleri için geçerli olan kontroller oldukça geniş kapsamlıdır. Kontrolleri yapan kişiler ise uzman mühendislerdir. Periyodik kontrolleri yapılması gereken ekipmanlardan bazıları aşağıda verilmiştir:
- Buhar kazanları
- Kalorifer kazanları
- Hidrofor
- Sanayi gaz tankeri
- Patlayıcı gaz tankları
- Asansörler
- Vinçler
- İş makineleri
- Teleferikler
- Araç kaldırma liftleri
Zaman içinde bozulmaya meyilli olan bu ekipmanlar deforme olarak kullanılamaz hale gelebilir. Bakımlarının yapılması ile kullanım ömrü uzasa da periyodik kontrollerde güvenli bir şekilde çalışmaları sağlanır.
Periyodik Kontrolün Avantajları Nelerdir?
Düzenli olarak periyodik teknik kontrol ölçümleri yaptırmanın sağladığı pek çok avantaj bulunur. Bunlar kısaca şöyle özetlenebilir:
- İş kazaları minimuma indirgenebilir.
- Makine ve ekipmanların tümü güvenli bir şekilde kullanılabilir.
- Çalışma şartları daha verimli hale gelebilir.
- Makinelerin kullanım ömrü uzar.
- İnsan ile makine daha uyumlu hale gelir.
- Çevre kirliliği önlenebilir.
- Üretimde verimlilik elde edilebilir.
- İş güvenliği maksimum seviyeye ulaşabilir.
Yukarıda sayılan artılar, işyerinin ve çalışanların daha sağlıklı hale gelmesinde etkilidir. Bu sayede üretim de daha sağlıklı ve kaliteli bir şekilde gerçekleştirilir. Nihai ürün yüksek performansla imal edilerek müşteriye ulaşır. Periyodik teknik kontrol süreleri ise aksi belirtilmediği takdirde 1 yıldır. İki kontrol arasında 1 yıldan daha uzun süre bulunması durumunda kanun gereği cezai işlem uygulanır.
Periyodik Teknik Kontroller Neden Önemlidir?
Periyodik kontrollerin önemi iş sağlığı ve güvenliği açısından çok büyüktür. İşyerindeki personellerin güvenliğini sağlar. Ayrıca mal ve çevre güvenliği de bu kontroller sayesinde incelenebilir. Periyodik teknik kontrol süreleri yönetmelik gereği makine ve ekipmanların bulunduğu her işletme için 1 yıl boyunca geçerlidir. Bu kontroller sırasında mühendisler, makineleri inceleyerek kayıt altına alır. Kalınlık, uzunluk, çap gibi ölçümler yapar. Makinenin çalışması test edilerek not alınır. Test öncesi ve sonrası ölçümler karşılaştırılır. Sağlıklı ve verimli bir kullanım için bu ölçümler dikkate alınarak makinelerin bakımı yaptırılır. İşyerlerinde personellerin makinelerle temasını güvenli hale getirmek ve ekipmanların uzun ömürlü olması açısından periyodik kontroller önemlidir. Kontrolü yapan mühendisler tarafından hazırlanan periyodik teknik kontrol raporu örneği işyeri sahibine verilir. Bu rapora bakarak eğer gereken bir bakım ve onarım varsa yaptırılmalıdır. 1 yıl süreyle yenilenen bu rapor, işyerinin çalışma koşullarını geliştirme süreci hakkında bilgi sahibi olmasını da sağlar. Kendini daha çok geliştirmek için işyerleri bu raporu inceleyebilir.
Periyodik Teknik Kontroller Hangi Durumlarda Geçersiz Sayılır?
Periyodik teknik kontroller, Teknik Denetim Periyodik Kontrol ve Ölçüm Hizmetleri Ltd. Şti tarafından verilir. Kontrol mühendisleri, işyerine gelerek kontrole tabi ekipmanları inceleyerek rapor oluşturur. Bu raporların mutlaka bir kayıt numarası bulunmalıdır. Aşağıda periyodik kontrol raporunun geçersiz sayıldığı durumlar sıralanmıştır:
- İş ekipmanlarına yapılan kontroller gerçeği yansıtıyorsa
- Kontrolü yapan kişi, yönetmelikte sözü geçen kriterlere uygun değilse
- Kontrol sırasında uygun olmayan test ve kontroller yapılmışsa
- Periyodik teknik kontrol raporu kayıt numarasına sahip değilse
Teknik kontrolü yapacak olan kişilerin mutlaka Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda bilgileri kayıtlı olmalıdır. İsim, soyisim, TC kimlik numarası, mezun olunan okul, kontrol edilecek ekipman gibi bilgiler verilir. Yetkili kişiler bunun sonucu kayıt numarasına sahip olur. Periyodik teknik kontrol örneği herhangi bir geçersizlik durumu tespit edilirse kontrolü gerçekleştiren yetkili kişilerin kayıtları silinir. AYA OSGB, güvenilir mühendisler ile her türlü işyeri için periyodik kontrol hizmeti vermektedir. Tarafsız kişiler tamamen doğru bilgileri rapor eder ve işyerlerinin daha güvenilir olmasını hedefler.
İşyerinde personellerin sağlığını olumsuz etkileyebilecek kısa veya uzun vadeli tüm fiziksel, kimyasal ve biyolojik risk faktörlerinin belirlenmesi iş hijyeni ölçümleri olarak tanımlanır. Bu ölçümler olası risk durumlarını önlemeye yönelik gerçekleştirilir. Mevzuat gereği işveren bu ölçümleri yaptırmak zorundadır. İşyerinde temiz ve düzenli bir ortam yaratabilmek açısından oldukça önemli bir uygulamadır. Çalışanların sağlığının korunması için işyerinde sağlıklı bir ortam olması ve bunun ölçümlerle raporlanması gerekir.
İş Hijyeni Ölçümleri Nelerdir?
Oldukça geniş bir alanı kapsayan iş hijyeni ortam ölçümleri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
- Ortam nem ölçümü
- Gürültü ve gürültü maruziyet ölçümü (Kulak içi ve makine gürültüsü ölçüsü)
- Toz ve toz maruziyet ölçümü
- Toksik gaz ve buhar ölçümü
- Titreşim ölçümü
- Aydınlatma ölçümü
- Ortam sıcaklığı ve hava akımı ölçümü
- Termal konfor ölçümü
- Süspansiyon madde ölçümü
- Ağır metal ölçümü
- Elektromanyetik alan ölçümü
AYA OSGB tarafından verilen iş hijyeni ölçümleri hizmeti, işyerinizin daha sağlıklı bir ortama kavuşmasını sağlar. Çalışanlarınızın güvenliğini sağlamak için bu hizmetlerden yararlanabilirsiniz.
İş hijyeni ölçümlerinin yapılma nedeni, işyeri koşullarını çalışanların sağlığı açısından en iyi seviyeye ulaştırmaktır. Bazen işyerleri varlığından haberdar bile olunmayan risk faktörleri ile karşı karşıya kalır. Bunları tespit ederek ortadan kaldırmak için iş hijyeni ölçümü yaptırmak gerekir.
İş Hijyeni Ölçümleri Nasıl Yapılır?
İş hijyeni ölçümü yetki sertifikası bulunan laboratuvarlardır. Bu ölçüm için pek çok farklı yöntem kullanılır. İş hijyeni ölçüm test ve analizi yaptırmak için yetkili laboratuvarla iletişime geçilmesi gerekir. Bunun için detaylı bir araştırma yapılmalı ve işyerine en uygun hizmetleri sağlayan firma tercih edilmelidir. Aksi takdirde ölçümler yetersiz kalabilir. Sonrasında işyerine laboratuvar personeli gelerek ölçüm yapılacak yerler ve kişileri belirler. Yapılan bu ön inceleme sırasında iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile çalışmak ve işyeri personellerinin fikirlerini almak işyeri hijyeni ölçümü açısından son derece önemlidir. İşyeri ölçümü için gereken süre içinde tüm ölçümler yapılır ve laboratuvar analiz ve hesaplama yapar. Bu hesaplamalar dahilinde bir rapor hazırlayarak işyerine gönderir. Raporda; ölçüm sonuçları, nelere ölçüm yapıldığı, ölçümün yapıldığı tarih, hangi koşullarda yapıldığı, kimler tarafından yapıldığı, kullanılan yöntemler gibi bilgiler yer alır. İş hijyeni ölçümleri ve önemi çalışma hayatında verim elde etmek ve güvenilir bir ortam sağlamak açısından son derece büyüktür.
İŞGÜM tarafından verilen yetki belgelerine sahip laboratuvarları tercih etmek gerekir. Aksi takdirde sağlıklı ve yeterli bir iş hijyeni ölçümü hizmeti alınamaz ve bu ölçümler geçerli sayılmaz. Yani, hizmet almadan önce laboratuvarların iş hijyeni ölçümü belgesine sahip olup olmadığını kontrol etmek önemlidir. AYA OSGB yetki belgesine sahip laboratuvarlar arasındadır. Verdiği kaliteli hizmetler ile ön plana çıkmakta ve işyerlerinin en sağlıklı koşullara sahip olmasını sağlamaktadır.
İş Hijyeni Ölçümleri Kaç Yılda Bir Yapılır?
İş hijyeni ölçümlerinin tekrarlanması konusunda herhangi bir periyot belirlenmemiştir. İşyeri ortamı ve kişisel etkilenmelerde değişiklikler olduğunda veya işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı gerekli gördüğü takdirde iş hijyeni ölçümü yapılır. Fakat işyeri ekipmanlarının en az yılda bir defa kontrol edilmesi gerekir. İş hijyeni ölçümleri yönetmeliği ölçüm periyotlarını belirlemek için bir metot önerisi yapmıştır. Bu metoda göre ölçüm periyotları şu şekilde olmalıdır:
- Ölçüm sonucu ilgili değerin ¼’ünü geçmediyse, 64 haftada bir ölçüm tekrarlanmalıdır.
- Ölçüm sonucu ilgili değerin ¼’ünü geçtiyse fakat ½’sinden az ise 32 haftada bir ölçüm tekrarlanmalıdır.
- Ölçüm sonucu ilgili değerin ½’sini geçip sınırın altında kaldıysa 16 haftada bir ölçüm tekrarlanmalıdır.
Tüm iş hijyeni ölçümü ihtiyaçlarınız için AYA OSGB’nin hizmetlerini güvenle tercih edebilirsiniz.
İş sağlığı ve güvenliğinin önem kazanmasıyla birlikte iş literatürüne yönetmeliklerle belirlenen yeni kavramlar dahil olmuştur. Patlamadan korunma dökümanı da önem verilen iş güvenliği konuları arasında yer almaktadır. Belgenin bulundurulması bazı işletmelerin niteliğine bağlı olarak zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca bu belgenin yönetmelikle belirlenen prosedürler dahilinde hazırlanması gerekmektedir. Dokümanın hazırlanması özenle yürütülmesi gereken bir süreç olduğu için, işletmelerde belgeyi hazırlayacak olan kişilerin patlamadan korunma dökümanı eğitimi alması fayda sağlayacaktır. Genellikle birkaç güne yayılan ve kapsamlı içeriklere sahip olan eğitimler sayesinde ilgili kişiler patlamadan korunma dokümanı oluşturulması konusunda yetkin duruma gelmektedir. Eğitime katılacak kişilerin belirli meslek gruplarında yer alması gerekmektedir. Bunlar;
- İş sağlığı ve güvenliği uzmanları ve adayları,
- Fizik, biyoloji ve kimya bölümünden mezun olanlar,
- Mühendisler,
- Tehlikeli madde güvenlik danışmanları şeklinde sıralanabilir.
Patlamadan Korunma Dökümanı Nedir?
Patlamadan korunma dökümanı yönetmelik çerçevesinde belirlenen ve niteliğine bağlı olarak patlayıcı ortam oluşma ihtimali bulunan işletmelerde hazırlanması zorunlu olan bir belgedir. Dokümanın herhangi bir risk durumu söz konusu olmadan önce hazırlanmış olması, yaşanacak zararın minimum düzeye indirilmesi açısından fayda sağlar. Patlamadan korunma dökümanı zorunluluğu, acil durum anında nasıl davranacağını bilen personeller sayesinde can ve mal kaybının önüne geçebilmek amacıyla getirilmiştir. Yönetmeliğe göre, zorunluluk kapsamında yer almasına rağmen dokümanı bulundurmayan işletmeler için maddi yaptırımlar uygulanmaktadır.
Peki, patlamadan korunma dökümanı nerelere hazırlanır? Yönetmeliğe göre bu yerler, tehlikeli yerler ve patlayıcı ortam oluşma ihtimali olan yerler olarak sınıflandırılmaktadır. İşletme bünyesindeki yanıcı ve patlayıcı hava birleşimlerinin patlama meydana getirme ihtimali olduğunu belgelendiremezse bu maddeler riskli olarak değerlendirilir ve bu sınıfa giren işletmelerin de PKD bulundurması zorunludur.
Patlamadan Korunma Dökümanı Nasıl Hazırlanır?
Patlamadan korunma dökümanı kim hazırlar sorusunun cevabı ilgili yönetmelikte detaylandırılmamıştır. Patlamadan korunma konusunda eğitim almış ehil kişilerce yapılabilir notu yer almaktadır ancak ehil kişi kavramı tam olarak açılmamıştır. Bununla birlikte süreci yürütebilecek donanıma sahip kişilerce hazırlanması tavsiye edilmektedir.
Patlamadan korunma dökümanı hazırlama deneyimli kişilerce titizlikle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Bir dizi prosedür takip edilerek hazırlanması gereken dokümanda zone belirlenmesi, tehlikeli bölge genişlik belirlemesi, toz salım kaynak belirlemesi gibi işlemlerin yer alması gerekmektedir. PKD hazırlanması işverenin sorumluluğundadır ve işletme içerisinden yetkin bir kişiyle birlikte PKD konusunda uzman kişilerle süreci yürütmek sağlıklı olmaktadır. AYA OSGB işletmelerin için PKD uzman kadrosu ile doküman hazırlama hizmeti sunarak risklerinizi minimuma indirmeyi amaçlamaktadır.
Patlamadan Korunma Dokümanı Yönetmeliği
Örnek teşkil eden yerler başta olmak üzere tüm bu yanıcı malzemeleri bulunduran işyerlerinin doküman hazırlaması büyük bir önem arz etmektedir. Patlamadan korunma dokümanı hazırlama programı yönetmeliği kapsamında uyulması zorunlu içerikleri şu şekilde özetlemek mümkündür.
Patlamadan korunmayı sağlamak amacıyla tüm koşulların istisnasız bir şekilde yerine getirilmesi, patlama bakımından güvenliğin sağlanmasının kanıtlandığı, patlamadan korunma konularında eğitim almış ve daha deneyimli kişiler tarafından patlayıcı ortamların bu tür olası tehlikelerinden çalışanlarını koruması hakkında düzenlenmiş olan yönetmeliğin hazırlanması zorunlu tutulmuştur.
Patlamadan korunma dokümanı yönetmeliği kapsamında, çalışanların sağlık ve güvenlik gibi konularında patlayıcı ortam risklerinden korunabilmesi amacıyla asgari yükümlülükler, ‘Patlama bakımından güvenliğin sağlanabileceğinin kanıtlanması gerektiği, patlamadan korunma konularında eğitim almış ve ehil kişiler tarafından yapılması gerektiği ’ ifadesi kullanılmaktadır. Patlamadan korunma dokümanı hazırlayacak olan kişilerin bilhassa hesaplama yöntemlerini biliyor olması, yangın ve patlama oluşumuna sebebiyet verecek ihtimaller, statik elektrik, buhar ve toz patlamaları, gaz gibi alınacak tedbirler hakkında yeterli bilgi -donanıma sahip olması öngörülmüştür. Buna ek olarak, kimyasallar açısından güvenlik bilgi formunun hazırlanabilmesi veya bu konuya hakim olması gerekli görülmüştür.
Patlamadan korunma dokümanı mevzuat kapsamında 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği konuları gereğince patlayıcı ortamların olası tehlikelerinden çalışanların korunabilmesi hakkında çıkan yönetmelik;
Patlamalardan korunma dokümanlarının, işyerlerinde halihazırda yapılmakta olan risk değerlendirme çalışmalarının bir parçası olduğu düşünülmelidir. İfade edilen bu düşünce ile yola çıkıldığı zaman patlamadan korunma dokümanları hazırlama işlemleri, olası patlama tehlikesi olan faaliyetlerin başlamadan önce yapılması gerektiği bilinmelidir. Patlamadan koruma dokümanı nasıl hazırlanır? PKD’nin yalnızca bir doküman olarak düşünülmemesi gerektiği bilinmelidir. Aynı zamanda bu dokümanların, patlama risklerini de iyi bir şekilde analiz etmeye ve önlemeye yardımcı olan çalışma olarak algılanması gerekmektedir.
Çalışanların patlayıcı ortamlarında olası tehlikelerinden korunması hakkında var olan yönetmelik ayrıca, patlamadan korunma dokümanlarının işe başlamadan önce yapılması gereken ifadeleri belirtmektedir.
Patlamadan korunma dokümanı (PKD) çalışmalarının amacı;
- Patlayıcı ortamlarda oluşabilecek hasarları önlemek,
- Yapılmış olan işlerin doğası gereği patlayıcı ortamlar oluşmasının engellenmesi eğer mümkün değilse patlayıcı ortamların tutuşmasını engellemek,
- Çalışanların güvenliğini ve sağlığını karşılayacak şekilde patlamaların zararlı etkilerini en aza indirerek herhangi bir tedbir almak
sürecini kapsamaktadır. Böyle bir süreç te ancak tüm çalışmaların faaliyetine başlamadan önce tamamlanmasıyla mümkündür. Patlamadan korunma dokümanlarının, düzenli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekli olmakla birlikte yönetmeliğe göre, patlamadan korunma dokümanları, (PKD) iş ekipmanlarında veya iş organizasyonlarında tadilat, genişleme veya önemli değişiklikler yapıldığı hallerde tekrardan gözden geçirilerek güncellenmektedir. PKD’ nin yenilenmesinin gerekli olduğu durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- İşyerlerinde yapılan değişikliklerle
- İş makinelerinde yapılması öngörülen değişikliklerle
- Çalışma sürelerinde yapılmış olan değişikliklerle
- Çalışma yöntemlerinde var olan değişikliklerle
- İş yerlerinde ortaya çıkan yangın- patlama-gaz-sıvı kaçağı gibi durumlar sonrasında İşyerlerinin tehlike sınıflarına göre,
risk analizlerinin revize edildiği her durumda PKD yenilenmesi gerekli görülmektedir.
Patlamadan Korunma Dokümanı Geçerlilik Süresi Ne Kadar?
Patlamadan korunma dokümanları, yapılan işlerin niteliklerine bağlı olarak, çalışılan yerlerde olası patlama ihtimali olan işletmeler tarafından hazırlanması gerekli görülmüştür. Hazırlanmış olan dokümanların geçerliliği ise işyerlerindeki çalışma şartlarının niteliği değişmediği müddetçe sürmektedir. Patlamadan korunma dokümanı kaç yılda bir yenilenir? PKD’nın 5 yılda bir düzenlenmesi gerektiği öngörülürken yönetmelikte belirtilmiş olan patlamadan korunma dokümanı eğitimi hazırlama süreçlerine, biyoloji bölümü mezunları, kimya, fizik, iş güvenliği uzman adayları ve tehlikeli madde güvenlik danışmanlarının katılabileceği öngörülmüştür.
Peki “patlamadan korunma dokümanını kim hazırlar?”. Yönetmelik gereği bu sorunun yanıtı ise 6. maddede belirtilmiş olan hususlar kapsamında işveren tarafınca hazırlanmasının gerekli görüldüğü belirtilmiştir.
AYA OSGB, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yanı sıra; alanlarında tecrübeli kimya mühendisi/A sınıfı iş güvenliği uzmanı kadrosu ile ve çalışanların patlayıcı ortamların tehlikelerinden korunması hakkındaki yönetmelik hükümlerine uygun, “patlamadan korunma dokümanı nasıl hazırlanır?” gibi sorular karşısında hizmetlerini güvenle vermektedir. Buna ek olarak binaların içerisinde yer alan işletmelerde, yangın güvenlik danışmanlığı yangın risk analizi ve yangın eğitimleri, hizmetleri de firma tarafından verilmektedir.
Patlamadan Korunma Dökümanı Kaç Yılda Bir Yenilenir?
PKD, yönetmeliğe uygun olarak işletmelerde işe başlamadan önce hazırlanması gerekir. Patlamadan korunma dökümanı geçerlilik süresi için yönetmelikte net bir süre belirtilmemektedir. Bununla birlikte mevcut dokümanda işletmeyle ilgili bilgilerden herhangi birinin değişikliğinde patlamadan korunma dökümanının güncellenmesi gerekmektedir. Dokümanda yer alan bilgiler işletmenin yer aldığı tehlike sınıfına göre farklılık gösterebilmektedir. PKD hazırlama zorunluluğu olan işverenlerin merak ettikleri konulardan biri de dokümanın fiyatıdır.
Patlamadan korunma dökümanı fiyatı ile ilgili ortalama bir fiyat belirlense de sabit bir ücret politikası uygulanmamaktadır. Fiyat tarifeleri işletme yetkilisiyle iletişim kurulduktan sonra hizmeti veren ilgili firmalar tarafından belirlenmektedir. OSGB firması hizmetlerini tanıtarak beraber çalışacakları uzmanları tanıtmak istedikleri için işletme ile birebir iletişime geçmektedir. Görevle ilgili atanacak olan uzman kişinin belirlenmesi ile birlikte İSG Katip programı üzerinden görevlendirme tanımlanır. Görevlendirmenin ardından onaylanan kişi artık ilgili görevin uzmanı olarak işlemleri yürütmeye başlar.
Patlamadan Korunma Dokümanı Eğitimi Neden Önemlidir?
Patlamadan korunma dokümanları, 30.04.2013 tarihinde yayınlanmış olan 28633 sayılı resmi hükme göre, çalışanların patlayıcı ortamlardaki tehlikelerden korunabilmesi amacıyla ifade edilmiş yönetmelik düzeyinde hazırlanmaktadır. Patlayıcı ortamların olabileceği ihtimalinin olduğu iş yerlerinin bu kapsamda, patlamadan korunma dokümanları hazırlanması yasal bir zorunluluk olarak öngörülmüştür. Özetle patlayıcı gazlar, sis ve toz, buhar gibi oluşabilecek her türlü iş yerleri için patlamadan korunma dokümanı hazırlama eğitimi (PKD) gerekli görülmektedir. Aşağıda yer alan işlerin yürütülmüş olduğu işyerleri, PKD’nin (Patlamadan korunma dokümanı) hazırlanması gerekli görülen yerlere örnek teşkil etmektedir.
- LPG ve diğer petrol ürünlerinin üretim-dolum- dağıtım tesisleri
- Maden ocakları kapsamında yer alan kömür ve kükürt ocakları
- Nişasta-un-şeker gibi organik patlayıcı tozlara sebebiyet veren iş yerleri
- Zeytinyağı- margarin ve diğer yağ imalathanelerinin bulunduğu işyerleri
- Kimyasal analiz laboratuvarlarının olduğu yerler
- Boya işleminin yapılmakta olduğu ayrıca üretiminden ve depolanmasından sorumlu olan işletmeler
- Boya ve tiner imalathanelerinin bulunmuş olduğu iş yerleri
- Akü imalathaneleri ve şarj yerlerinin olduğu yerler
- Patlayıcı kimyasallar içeren alkol ve bileşikleri ile işlem yapılmış yerler
- Elektrostatik toz boya imalatı yapan işyerleri
- Ham deri imalathanelerinin bulunmuş olduğu yerler
- Atık arıtma tesislerinin olduğu iş
- Tekstil üretim tesisleri
- Kimyasal madde üretmekte olan veya depolamakta olan işyerleri
- LPG, CNG ve akaryakıt tanklarının olduğu işyerleri
- Kâğıt fabrikalarının olduğu yerler
- Alüminyum başta olmak üzere pek çok patlayıcı metal tozlarının oluştuğu iş yerleri
- Ağaç tozunun vs. ortaya çıktığı iş yerleri
- Matbaaların yer almış olduğu işyerleri
- Deterjan imalathanelerinin olduğu yerler
- Atık arıtma tesislerinin bulunmuş olduğu işyerleri
- Hava alanlarının olduğu yerler
- Limanların bulunmuş olduğu yerler
- Güç istasyonlarının konumlanmış olduğu yerler
- Hastane alanlarında yer alan patlayıcı ve yanıcı kimyasalların bulunmuş olduğu alanlar.
Maruz kalmaya yönelik riskleri değerlendiren kimyasal değerlendirme uzmanı, maruz kalma senaryoları oluşturarak tahminlerde bulunur. Kimyasal güvenlik değerlendirmesinde; insan sağlığına zarar değerlendirmesi, çevreye zarar değerlendirmesi, fiziksel zarar değerlendirmesi yapılır. Bu değerlendirmeler kendi içinde kalıcı, zararlı, çok kalıcı, biyobirikimli gibi kategorilere ayrılır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 23 Haziran 2013’te yayımlanan KKİDK Yönetmeliği’ne (Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik) göre işyeri için kimyasal risk değerlendirmesi yaptırmak zorunludur. İnsan sağlığı ve çevreyi korumak, zararlı maddeleri tespit ederek alternatif metotları ön plana çıkarmak ve yeniliği artırmak gibi hedefleri vardır.
Kimyasal Değerlendirme Uzmanı Nedir?
KKİDK Yönetmeliği uyarınca gerekli değerlendirmeleri yapan ve kimyasal güvenlik raporu hazırlayan kişilere kimyasal değerlendirme uzmanı denir. Üretim veya alım satım yapan kişilerin ürünleri hakkında risk faktörlerini ortaya koyar. Kimyasal risk analizi yapmak için kimyasal değerlendirme uzmanı olmak gerekir. Bu uzmanlık alanına erişmek için şu koşullara sahip olunmalıdır:
- Fen/Fen Edebiyat veya Mühendislik Fakültelerinin çevre bilimleri, kimya, biyoloji gibi ilgili bölümlerinden mezun olmak
- Kimya bölümünden yüksek lisans veya doktora yapmak
- Farklı bir üniversite bölümünden mezun olup kimyasal üretimi, kontrolü veya yönetimi alanında en az 5 yıl deneyim sahibi olmak
- Bakanlık onaylı eğitim veren yerlerden 64 saati tamamlayarak zorunlu eğitim almak
- Yetkili kurumun yaptığı sınavdan başarıyla geçmek
Bu şartları yerine getiren kişiler kimyasal risk değerlendirme raporu hazırlama konusunda yetkiye sahip olur. AYA OSGB bünyesinde yer alan kimyasal değerlendirme uzmanları güvenilir ve profesyoneldir. Kimyasal değerlendirme hizmeti almak için güvenle tercih edebilirsiniz.
Kimyasal Değerlendirmesi Nasıl Yapılır?
Kimyasal risk değerlendirme adımları sırasıyla takip edilmelidir. Hiçbir adımın atlanmaması oldukça önemlidir. Bu adımlar şu şekilde sıralanır:
- Risk düşüncelerine göre tehlike sınıfının tespit edilmesi
- Solunum derecesi kategorisinin belirlenmesi
- Açığa çıkma seviyesinin tespit edilmesi
- Solunum koruma sınıfı ve tedbir ihtiyacına karar verme
- Tehlike sınıfı cilt teması
- Cilt temasında etki süresi
- Çevre temelli tedbirlerin belirlenmesi
- Koruyucu tedbirlerin etkisinin test edilmesi
Kimyasal maddelerle çalışılan ortamlar için risk değerlendirmesi yaparken bazı hususlar özellikle değerlendirilir. Kimyasal değerlendirme konusunda şunlara dikkat edilir:
- Kimyasal maddenin insan sağlığına ve güvenliğine tehlike ve zararları
- Maruziyetin seviyesi, süresi ve türü
- Alınan veya alınması gerekli olan önlemlerin etkileri
- Malzeme güvenlik formu
- Kimyasal madde miktarı, kullanım koşulları ve sıklığı
- Eğer birden fazla kimyasal madde ile çalışılıyorsa birbirleri ile tepkimeye girdiklerinde yarattıkları etki
- Daha öncesinde yapılmış olan sağlık denetimlerinin sonuçları
- Mesleki etki ve biyolojik sınır değerleri
Kimyasal Risk Değerlendirme Periyodu Nasıldır?
Kimyasal risk değerlendirmesi yapma süresi yönetmelikte net bir şekilde belirtilmemiştir. Çalışma ortamının kimyasal maruziyetine bağlı olarak farklı periyotlarla yapılması gerekir. Yapılan değerlendirme sonucu işyerinin kimyasal tehlike sınıfı belirlenir. Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri en az yılda bir defa kimyasal değerlendirme yaptırmalıdır. Güvenli ve sağlıklı bir iş ortamı açısından buna dikkat edilmelidir. İşyerinin tehlike düzeyine göre bu süre 2 yılda bir, 4 yılda bir veya 6 yılda bir olarak değişebilir. Kimyasal risk değerlendirmesi yaptırması gereken işyerleri, bulundukları risk kategorisini ve periyotlarını takip etmelidir. Sonrasında bu hizmeti veren yetkililerle iletişime geçmeleri ve gerekli kontrolleri yaptırmaları gerekir.
Kimyasal risk değerlendirmesi kaç yılda bir yapılır sorusuna net bir cevap verilemez. Bu alanda hizmet veren AYA OSGB güvenilir ve profesyonel kimyasal değerlendirme uzmanları ile çalışmaktadır. İşyerinize kimyasal risk değerlendirmesi yaptırmak için tercih edebileceğiniz öncü firmalar arasında yer alır.
İşletmenin personellere ve çevreye nasıl davrandığı, sosyal sorumluluk bilincinde olup olmadığı gibi konular sosyal uygunluğun alanına girer. Etik denetim olarak da bilinen sosyal uygunluk denetimi, işletmenin belirli sosyal ilkelere uygunluğunu tespit etmek amaçlı yapılır. İşletmenin üretim ve çalışma koşulları değerlendirilir. Sosyal uygunluk ilkeleri içinde şunlar yer alır:
- Ayrımcılık
- Cinsiyet eşitsizliği
- Çocuk işçiler
- Dezavantajlı sınıflara tanınan ayrıcalıklar
Toplumsal hassasiyetin olduğu bu konular, işyerlerinde tespit edilerek belirli çözümler sunulmaya çalışılır. Böylece çalışanlar arasında eşitlik sağlanabilir. “Sosyal uygunluk denetimi nedir” sorusuna kısaca “işyerinin sosyal açıdan daha sağlıklı bir ortama sahip olmasını sağlayan denetimlerdir” şeklinde cevap verilebilir.
Sosyal Uygunluk ve Sosyal Uygunluk Denetiminin Avantajları Nelerdir?
İşyerlerinin sosyal uygunluk standartlarına uygun hale gelmesini sağlayan sosyal uygunluk prosedürü daha pek çok fayda sunar. Bir işyerinin sosyal sorumluluk ilkelerine uygun olması ve danışmanlık hizmeti alması şu gibi avantajlar sağlar:
- Yeni iş alanları açılır.
- Müşterilerin kalıcı olmasını sağlar.
- Müşteri, üretici ve diğer tüm ortaklarla güçlü bir iletişim kurmaya yardımcı olur.
- Çalışanların işyerine bağlılığı artar ve işçi değişimi azalır.
- Güvenilir bir işyeri imajı yaratılır ve bu sayede işgücü daha mutlu olur.
- İşletme masraflarını düşürür.
- Rakiplerden ön plana çıkmayı sağlar.
- Şirketin saygınlığı ve prestiji artar.
Sosyal uygunluk içinde bulunan maddelerden bahsetmek gerekirse;
- Çocuk işçilik,
- Ayrımcılık,
- Çevre,
- Çalışma saatleri, ek mesai,
- Mobbing ve tacizi önleme,
- Haklar, talepler ve ücretler,
- İş sağlığı ve güvenliği,
- Disiplin prosedürleri,
- Rüşvet ve yolsuzluğu engelleme,
- Bir araya gelme, sendika ve örgütlenme özgürlüğü,
- Zorla çalıştırma şeklinde sıralanabilir.
Sosyal Uygunluk Denetçisi Ne İş Yapar?
Üretim yapan firmaları sosyal açıdan denetlemek, çalışma koşullarını incelemek, işin belli standartlara uygun yapılıp yapılmadığını tespit etmek için çalışan kişilere sosyal uygunluk uzmanı veya denetçisi adı verilir. Firmaların çalışma sistemini belirli aralıklarla denetlemesi gereken sosyal uygunluk denetçisinin bazı yetkileri şunlardır:
- Müşteri ihtiyaçlarına göre etik, güvenlik, sağlık ve teknik konularda sosyal uygunluk denetimi yapmak
- Denetim sonrası belirlediği riskleri ve yaptığı genel değerlendirmeyi raporlamak
- Yerel kanunları ve değişiklikleri takip etmek
- Sosyal uygunluğu artmak amacıyla onarıcı planlar hazırlayarak uygulanıp uygulanılmadığını takip etmek
- Çalışma standartlarının makul ve sürdürülebilir olmasını sağlamak
- Sertifikaları toplayıp bunları yenilemek ve eksikleri gidermek
Sosyal uygunluk denetçisi nedir ve sorumlulukları nelerdir soruları bu ilkelerle açıklanabilir.
Sosyal Uygunluk Denetiminin Önemi Nedir?
Kamusal alanda yaşanan baskıları engellemek açısından sosyal uygunluk yönetimi oldukça önemli bir konudur. Çalışanların performansı ve üretimde verimlilik elde etmek için sosyal açıdan güvenilir bir ortama ihtiyaç vardır. Sosyal sorumluluk çalışmalarının çalışanlara sağladığı yararların yanı sıra işyeri ve müşterilere de sunduğu pek çok avantaj vardır. Sosyal denetim yapılırken ele alınan süreçler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Açılış konuşması
- İşletme gezisi
- Verilerin incelenmesi
- Personellerle görüşme
- Yöneticilerle görüşme
- Kapanış konuşması
- Düzeltme planının imzalanması
Sosyal uygunluk yönetim sistemleri sayesinde işletmeler bünyelerindeki sosyal uygunsuzlukları tespit eder ve buna yönelik çalışmalar yapar. Kendi kendini geliştirerek daha da büyür ve tüketiciler, kamuoyu, rakipler vb. gözünde olumlu bir imaj yaratır. Kısaca, itibar yönetimi yapmak olarak da düşünülebilir. Sosyal uygunluk maddeleri ülke iş kanunları, çevre kanunları, iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğine uygun olmalıdır. Firmaların sosyal uygunluk standartlarını tespit etmek için özel olarak çalışan sağlık ve güvenlik birimleri vardır. AYA OSGB bu alanda hizmet veren, uzman denetçilerle çalışan bir firma olarak ön plana çıkmıştır.
Çevre kirliliğine neden olan veya olabilecek firmalar, Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2 kapsamında yer alan işletmelerin çevre koşullarına uygunluğunu denetleme hizmeti çevre danışmanlığı olarak tanımlanır. Bu işletmelerin belgelere uygun çalışıp çalışmadığı denetlenir. Çevre Kanununa göre tespit edilen riskler düzeltilmelidir. Çevre danışmanlığı kapsamında şunlar bulunur:
- Risklere karşı alınan önlemlerin etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını tespit etmek
- Tesis içinde aylık denetlemeler yapmak ve yıllık olarak iç inceleme planları hazırlamak
- İşletme adına çevre izin belgelerine başvuruda bulunmak
- Başvuru ve çevre koşulları ile ilgili işletmeyi bilgilendirmek
- Denetleme ve inceleme sonucu rapor hazırlamak
Çevre Danışmanlığı Neden Önemlidir?
İşletmelerin çevreye duyarlı bir şekilde çalışmasını sağlayan ve gerekli önlemler konusunda uyaran çevre danışmanlık hizmeti çevre kirliliği açısından çok önemlidir. Sanayileşmenin arttığı günümüzde çevreyi korumak adına pek çok tedbir almak gerekir. Bunun için Bakanlık çevre mevzuatı çıkararak bu alanda yasal düzenlemeler yapmıştır. Çevre danışmanlığı sayesinde Bakanlığın zorunlu kıldığı çevre koşullarına uymak ve gerekli önlemleri almak mümkündür. İşletmenin çevre koşulları konusunda nasıl bir yol izleyeceğini çevre danışmanlığı hizmeti belirler. Özellikle ilk kez faaliyet gösterecek işletmeler, çevre danışmanlık firmaları sayesinde daha emin bir şekilde ilerleyebilir.
Farklı sektörlerde hizmet veren firmalar için çevre danışmanlığı hizmeti verilir. Bu kuruluşlar üretim sürecinde resmi belgeler ve izinlere ihtiyaç duyar. Çevre danışmanlığı firmaları da tüm bu süreçlerin yönetilmesinde etkilidir. Gerekli iyileştirmeleri yapmayan ve çevre danışmanlık hizmeti almayan firmaların resmi hizmet vermeleri yasaktır. Bu yüzden çevre danışmanlığı oldukça büyük bir önem taşımaktadır.
Neden Çevre Danışmanlığı Hizmeti Alınmalı?
Çevre danışmanlığının sağladığı faydalar, işletmelerin kendilerini iyileştirmeleri ve geliştirmelerini sağlar. Çevre danışmanlığı yönetmeliği gereği alınması gereken tedbirlerin işletmelere sağladığı avantajlar aşağıda sıralanmıştır:
- Daha kaliteli üretim yapılır.
- Verimlilik artar ve işletmenin pazar payı yükselir.
- Masraflardan tasarruf etme imkânı sunar.
- Yaşanan zorlu süreçler için çözüm geliştirir.
- Müşteri memnuniyeti maksimum seviyeye ulaştırılabilir.
- İşgücü ve performans artar.
- İşletmelerin faaliyet planlarının yerine getirilmesinde etkilidir.
- Etkin bir yönetim sistemi sunar.
- Denetimlerde tespit edilen ve iyileştirilmesi gereken alanlar konusunda öneriler verir.
- Tüm faaliyetlerin kapsamlı bir şekilde incelenmesine ve kontrolün sağlanmasına yardımcı olur.
- Hatalı ürünlerin sayısı azalır.
- Ulusal ve uluslararası standartlara sahip işletmelere uygulanabilir.
AYA OSGB’nin verdiği çevre danışmanlık hizmeti oldukça kapsamlıdır. Çevresel etki değerlendirilmesi, çevre izni alınması, atık yönetimi danışmanlığı, il müdürlüğü uygunluk yazısı alınması gibi daha pek çok hizmeti çevre danışmanlığı altında vermektedir.
Çevre Danışmanlık Firmaları Ne İş Yapar?
Çevre danışmanlık sistemi hizmeti veren firmalar pek çok görevle yükümlüdür. Bunlar:
- İşletmenin çevre izni ve lisans alabilmesi için yıllık sözleşme yapar ve Bakanlığa iletir.
- Çevre görevlileri Ek-1 listesinde bulunan işletmelerde ayda 2 gün, Ek-2 listesinde yer alan işletmelerde ayda 1 gün inceleme yapar.
- İnceleme sonucunu işletmeye bildirir ve gerekli iyileştirmelerin yapılması konusunda bilgi verir.
- İşletmenin ihtiyacı olan belge, rapor, izin ve lisans başvuru dosyalarını hazırlar.
- İşletme adına Bakanlıkla, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile ve Mahalli İdareler ile görüşmeler yapar.
- İşletmenin gerek duyduğu çevre yönetimi çalışmalarını organize eder.
- İşletmeden istenen raporların eksiksiz hazırlanması için yerinde değerlendirme yapar ve tüm bu dosyaları hazırlar.
- İşletmenin ilgili mevzuata uygunluğunu sağlar.
Çevre danışmanlığı zorunluluğu Bakanlığın yayınladığı mevzuatta yazan işletmeler için geçerlidir. Bu danışmanlık hizmetinin alınmaması durumunda, işletmelere cezai işlem uygulanır. AYA OSGB, işletmeler için güvenilir çevre danışmanlığı hizmeti verir. Kapsamlı faaliyetleri ile mevzuata uygun koşulları sağlar.
Gerçekleştirilecek bir projenin çevreye olan etkilerinin tespit edilme çalışmalarına çevre etki değerlendirmesi adı verilir. Projelerin çevreye vereceği olumsuz etkileri önleme ve bu zararı minimuma indirgemek için önlem alma gibi süreçleri kapsar. Değerlendirme yaparken çevresel etki tek başına ele alınmaz. Projelerin sağlayacağı sosyal sonuçlar ve alternatif çözümler ile bir arada gelişir. Yani karar verme aşamasında etkili olan ancak tek başına düşünülmeyen bir süreçtir.
Çevresel etki değerlendirmesi amacı çevreyi, ekonomik politikalara karşı koruyarak tahrip olmamasını sağlamaktır. Tabii ki bunu yaparken sosyal ve ekonomik gelişmelere engel olmaz. Yalnızca planlana projenin çevreye verebileceği olumsuz etkileri en az indirgemeyi ve bunları tespit edere gerekli tedbirleri almayı hedefler.
Çevresel Etki Değerlendirmesine Neden İhtiyaç Duyulur?
Çevresel etki değerlendirmesi önemi çevre şartlarının ekonomi çıkarlar doğrultusunda görmezden gelinmesi önlemek açısından çok önemlidir. Sanayileşmeden dolayı işletmeler ileri teknolojilerle çalışmaya başlamıştır. Bu da olası çevre sorunlarını beraberinde getirir. Hem üretime devam etmek hem de çevreyi korumak için gerekli tedbirleri almak önemli bir detaydır. Bu yüzden de çevre etki değerlendirmesi maddeleri belirlenmiş ve sözü geçen işletmeler zorunlu kılınmıştır. Böylece olası çevre riskleri minimuma indirgenerek sağlıklı bir şekilde üretime devam edilebilir. Yönetmelikte, çevre etki değerlendirmesine tabi olan sektörler Ek-1 ve Ek-2 olarak iki grupta değerlendirilmiştir. Bu gruplar içinde bulunan alt sektörler ise şunlardır:
- Sanayi
- Enerji
- Tarım, orman, gıda ve su kültürü
- Madencilik
- Turizm ve konut
- Ulaşım, altyapı
- Kimya, petrokimya, ilaç ve atıklar
Bakanlık yukarıda sayılan sektörler için Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumsuz şeklinde karar verebilir. Çevresel etki değerlendirme kriterleri yönetmeliğe göre belirlenmiş olup çevresel koşulları iyileştirmeye yöneliktir.
Çevresel Etki Değerlendirmesi Ne Gibi Artılar Sunar?
Çevresel faydayı artırma ve masrafları kısma konusunda pek çok alternatif sunan ÇED, halkın katılımı ile proje sahibine olan güveni artırır. Çevresel etki değerlendirmesi süreci sonunda işletmelerin elde edeceği avantajlar aşağıda verilmiştir:
- Karar verirken daha bütüncül düşünmeyi sağlar.
- İşbirlikçi bir yaklaşım sunduğundan demokrasiye katkıda bulunur.
- Çevrenin görebileceği olumsuz etkileri minimize eder.
- Çevresel koşulları iyileştirme konusunda alternatif çözümler sunar.
- İşletmelerin verimli bir şekilde üretim yapmak için en iyi koşullara sahip olmasında etkilidir.
- İşletmelerin kendi kendilerini iyileştirmelerini sağlar.
- Proje maliyeti konusunda tasarruf etme seçenekleri sunar.
Çevresel etki değerlendirmesi hizmeti veren AYA OSGB işletmelerin çevresel standartlara uygun hale gelmesini amaçlar. Güvenilir ve alanında uzman personellerle çevresel etkiyi değerlendirir. Hem çevreyi hem de işletmeyi korur.
Çevre Etki Değerlendirmesi Yapılmazsa Ne Olur?
Çevre etki değerlendirmesi yönetmeliği kararına göre çevresel etki değerlendirmesi yapmaya tabi olan işletmeler eğer bu değerlendirme hizmetini almazsa faaliyete başlayamazlar. Proje sahipleri teşvik, izin veya ruhsat alamaz. Karar alınmadan faaliyete başlayan projelere ise proje bedelinin %2’si kadar cezai işlem uygulanır. Olumlu karar çıkana kadar projenin süresiz durdurulması söz konusudur. Çevresel etki değerlendirme uzmanları tarafından verilen bu hizmet Çevre ve Şehircilik İl Bakanlığı tarafından yürütülür. Değerlendirme sürecinde; çevre etki değerlendirmesi başvurusu yapılır, halkın katılımı ile bir toplantı yapılır, komisyon oluşturulur. Çevresel etki değerlendirmesi raporu Bakanlığa iletilir, komisyon raporu inceler ve halkın görüşü alınır. ÇED olumlu veya ÇED olumsuz kararı alınır. Olumlu karar alınan projeler, gerekli koşulların yerine getirilip getirilmediğini tespit etmek amacıyla incelenir.
ÇED hizmeti veren AYA OSGB’nin güvenilir faaliyetlerini tercih ederek işletmeniz ve projelerinizin yönetmeliğe ve esasa uygun gerçekleştirilmesini sağlayabilirsiniz.
Atık Yönetimi
Üretim yaparken insan ve çevre sağlığını tehdit eden atıkların yönetimi atık yönetimi olarak adlandırılır. Atıkların toplanıp depolanması ve geri dönüştürülmesi işlemlerini kapsar. İşletmeler, insanı ve çevreyi olumsuz etkileyebilecek atıkların güvenli bir şekilde ortadan kaldırmak için bazı ilkelere uymak zorundadır. Böylece masraflardan da tasarruf edebilirler.
Atık hiyerarşisinde bulunan atık yönetimi basamakları yukarıdan aşağıya şu şekildedir:
- Önleme
- Azaltma
- Tekrar kullanım
- Geri dönüşüm
- Enerji kazanımı
- Bertaraf
Atık yönetimi hizmeti veren AYA OSGB, işletmelerin tehlikeli maddelerini atık olarak değerlendirilmesi ve bunların geri dönüşümünü sağlar.
Atık Yönetimi Nasıl Yapılır?
Atık yönetimi prosedürü uygulanabilir ve verimli bir şekilde uygulanmalıdır. Bunun için aşağıda verilen adımları izlemek gerekir:
- Yetkili bulmak: Atıklara ait çalışmaların sorunsuz bir şekilde ilerletilmesi için öncelikle sorumlu birini bulmak gerekir. Çevre Birimi oluşturulduktan sonra personeller arasında işbölümü yapılır.
- Atığın tanımlanması: Tespit edilen atıklar tanımlanarak kaynakları tespit edilmelidir. Evsel, ambalaj, katı, endüstriyel atıklar gibi sınıflardan hangisinde olduğu belirlenmelidir. Atıkların toplanma, taşınma ve depolama prosedürleri ayarlanmalıdır.
- Atığı toplama: Atıkların bulunduğu yere yeterli miktarda ve atığın cinsine göre konteynerler konmalıdır. Bu konteynerlerin üzerine atığın türünü belirten bilgiler yazılmalıdır. Bu ayırma yöntemi atıkların kaynağında toplanmasını daha da kolaylaştırır.
- Personel çevre eğitimi: Atık yönetimi sorumlusu ve tüm personele atık yönetimi konusunda bilgi verilmelidir.
- Geçici atık depolama alanı kurulması: Farklı konteynerler içinde toplanan atıkların tesis içinde güvenli bir şekilde depolanabilmesi açısından geçici atık depolama sahası kurmak gerekir.
- Atık ön işlem: Atıklar daha az yer kaplaması için sıkıştırılarak veya susuzlaştırılarak depolanmalıdır.
- Atıkların yok edilmesi: Geçici depolama sahasındaki atıklar, lisanslı tesislerle görüşülerek bertaraf edilir.
- Rapor tutulması: Yapılan işlemler kayıt altına alınarak Atık Yönetim Planı hazırlanmalı ve takip edilmelidir.
Atık yönetimi uygulaması ile hedeflenen şey, atıkların çevreye vereceği zararı en aza indirgemektir. AYA OSGB hizmetleri sayesinde işletmenizin atık yönetimini güvenle yaptırabilirsiniz.
Atık Listesinde Hangi Atıklar Bulunur?
Çevresel atıkların bertaraf edilme sürecini kapsayan atık yönetimi bazı maddeleri atık olarak sınıflandırır. Atık yönetimi yönetmeliği kararına göre atık listesi şu şekildedir:
- İnşaat sonrası yıkıntı ve kalıntılar
- İnsan ve hayvan sağlığı ile ilgili yapılan araştırmalarda çıkan atıklar
- Metal atıklar
- Kimyasal atıklar
- Kontamine olmamış hafriyat toprak
- Evsel atıklar
- Atık sular
- Radyoaktif atıkları
- Ticari kurum ve kuruluş atıkları
- Yerleşim yerlerinde bulunan belediye atıkları
- Tarım, hayvancılık, ormancılık ve avcılık sonucu ortaya çıkan atıklar
- Petrol, doğalgaz işlemesi ile ortaya çıkan atıklar
Atık yönetiminde öncelik sırası atık meydana gelmesini önleme ile başlayıp son seçenek olarak bertaraf etmeyi şeklindedir.
Atık Yönetiminin İlk Hedefi Nedir?
Atık yönetiminde asıl amaç, dünyayı daha yaşanabilir kılmak ve sürdürülebilir bir çevre oluşturmaktır. Atık yönetimi ve geri dönüşüm ile doğal kaynakları korumak, enerji ve finansal masrafları kısmak, çevre kirliliği oranı ve tehlikeli atıkların miktarını azaltma gibi amaçları vardır. Atık yönetimi yaptırması zorunlu olan işletmeler, atık yönetimi yaptırmazsa faaliyetlere başlayamaz. Atık yönetiminin yapılması konusunda uzman olarak çalışan ve lisans sahibi birimler, bu hizmeti vermektedir. Atık yönetimi konusunda alanında uzman kişiler, işletmelere giderek atık yönetmeliğine uygun plan çıkarır. Temiz çevre, sağlıklı yaşam ve verimli çalışma koşulları açısında atık yönetiminin önemi oldukça büyüktür.
Atık yönetimi hizmeti veren AYA OSGB, işletmelerin atık konusunda bilgilenmesi ve gerekli önlemleri alması konusunda destek olur. Atık yönetimi ilkeleri esasına dayanarak işletme atıklarının ayrıştırılması ve bertaraf edilmesini sağlar.
ISO 45001 açılımı İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi standardıdır. İş kazalarını en aza indirgemek için zorunludur. İş sağlığı ve güvenliği standartlarına olan ihtiyaç arttığı için ortaya çıkmıştır. ISO 45001 evrensel geçerliliğe sahiptir. Mesleki hastalıklar, yaralanma ve kazalar ile ilgili riskleri belirleyerek tedbirler almayı ve bunlardan kaçınmayı sağlamaktadır. Çalışanları korumak ve iş verimliliğini artırmak amacıyla gerçekleştirilir. İşgücünde performansı artırmak ve çalışma koşullarını iyileştirme için uygulanan ISO 45001 standardı kapsamı ise şu şekildedir:
- ISO koşullarına riayet eder.
- Risk açısından düşünmeyi ve bunları önceden tahmin etmeyi sağlar.
- Diğer yönetim sistemi koşulları ile entegre bir şekilde kullanılabilir.
Planlama, uygulama, kontrol etme, tedbir alma aşamaları ile işletmeler gereksinimlerini karşılayabilir. İş sağlığı ve güvenliği belgesine sahip işletmeler, sağlıklı bir çalışma ortamına sahip demektir. Personellerin bilinçli olmasını sağladığı gibi işletmenin de her türlü olumsuz duruma karşı hazırlıklı olmasında da etkilidir.
ISO 45001 Faydaları Nelerdir?
İş sağlığı ve güvenliği standartları işletmelere pek çok avantaj sağlar. Hem çalışanlar hem de işyeri açısından önemli olan ISO 45001 iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi artıları şunlardır:
- İş sağlığı ve güvenliği hedeflerine ulaşmayı sağlar.
- Yasal koşullara uyumu artırır.
- Güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sunar. Böylece personellerin işyerine güveni ve aidiyet duygusu artar.
- İş kazası, yaralanma, meslek hastalığı gibi durumları önler.
- İşgücü kaybını minimuma indirir.
- Yeni çalışma modellerinin gelişmesini sağlar.
- Sağlığı korumaya yönelik bilinç artar.
- Maliyetleri kontrol etmeyi ve finansal tasarruf sağlar.
- Markanın itibarı artar ve imajı iyileşir.
- Teknolojik gelişme imkânı elde edilir.
- Çalışanların motivasyonu ve katılımı artırır.
- Uluslararası standartlarda çalışmayı sağlar.
ISO 45001 risk ve fırsatlar konusunda işletmelere bilgi sahibi olmak imkânı verir. Buna yönelik iyileştirmeleri yapma konusunda öneriler sunar.
ISO 45001 Neyi Hedefler?
ISO 45001 amacı oldukça önemli noktalara dokunur. Çalışma yaşamının olmazsa olmazı ISO 45001 standardının hedefleri şunlardır:
- İş sağlığı risk ve fırsatlarını kontrol altına almak
- İşyerinde sağlıklı ve güvenli bir ortam oluşturmak
- Yaralanma ve hastalıkları en aza indirgemek
- Sağlık ve güvenlik bilincini artırmak
- Yasal açıdan işyerinin uygunluğunu sağlamak
- İş verimliliği ve performansı artırmak
- Markanın imajını artırmak
- İş sağlığı ve güvenliği performansını yükseltmek
- Maddi açıdan yönetimi desteklemek
ISO 45001 prosedürleri uygulanarak işyerleri yukarıda sayılan faydaları elde edebilir. Eğitim ve sertifika veren yetkili birimlerden ISO 45001 belgesi alan işletmeler, güvenli bir şekilde faaliyetlerine devam edebilir. İş sağlığı ve güvenliği standardına uyması gereken kuruluşlar aşağıda verilmiştir:
- Büyük kuruluşlar ve fabrikalar
- Küçük ve orta ölçekli işletmeler
- Sivil toplum kuruluşları
- Kar amacı gütmeyen kuruluşlar
ISO 45001 Belgesi Nasıl Alınır?
Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) tarafından belirlenen kriterlere uygun olan işletmelere ISO 45001 sertifikası verilir. Bu belgeyi almak isteyen firmaların standartlara uygun olduklarını kanıtlaması gerekir. ISO 45001 belgesi almak için şu koşullara uygun olunmalıdır:
- Standartlara uygun olarak gereken tüm ölçütleri yerine getirmek
- Ölçütlerin yeterliliğini tespit etmek ve eksik noktaları tamamlamak
- Denetlemeden başarı ile geçmek
ISO belgesi veren kuruluşlar, gerekli denetlemeleri yaptıktan sonra işletmelere bu belgeyi verir. Eğer işletme yeterli koşullara sahip değilse ikinci denetlemeye kadar tüm eksikliklerini tamamlaması talep edilir. Danışmanlık hizmeti veren kuruluşlar da ISO 45001 sertifikası verir. AYA OSGB bu sertifikayı veren firmalar arasında bulunur. İşletmenize gelerek gerekli kontrolleri yapar ve koşullara uymanız durumunda sertifikayı size verir.
Çalışanlar tarafında sağlık muayeneleri ve gereken kontrollerin istenmesi halinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununca zorunlu hale gelmiştir. Çalışanlar ve genel olarak sağlık durumları oluşturulmuş olan gerekli kanunlar ile güvece altına alınmaktadır. Tam olarak bu alanda devreye girmekte olan bir mevzuat ile çalışanların sağlık kontrollerinin sağlanması adına hizmetler sunulmaktadır. Durum böyle olduğundan kaynaklı olarak İSG konusunda hem teknik bir koruma oluşturulmuş hem de kişisel olarak koruma yöntemleri oluşturulmuştur. İşyerlerinde çalışmakta olan kişilerin mesai saatleri içerisinde erişiminin kolay olduğu bilinmektedir. Bu nedenle gerekli kontrol ve sağlık taramaları için İSG sisteminde gezici araçlar tarafından hizmet alınması da son derece uygundur. Araçların işyeri ziyaretlerinde bulunarak gereken uygulamaları yapmaları çalışanların hastane ortamına giderek yapmalarından daha hızlı bir sonuç elde etmesine sebebiyet vermektedir. Güvenilirliği hakkında da son derece güvenilir bu uygulama sayesinde işyerlerinde çalışmanın aksamasına gerek kalmadan sonuç almak mümkündür. Bu araçlar sağlık bakanlığı tarafından onaylanmış ve ruhsat verilmiş araçlardır. Öyle ki aksi durumlar için hizmet verme gibi bir durum gerçekleştirilememektedir. Araçlar donanımlı oldukları gibi sunmuş oldukları hizmetler açısından da geniş bir alanı içermektedirler. Mobil sağlık taraması gerçekleştirmekte olan araçlar donanım olarak röntgen ve odyo laboratuvara sahip araçlardır. Mobil sağlık taraması gezici İSG hizmeti aracı ile kaliteli ve güvenilir bir hizmet alınması son derece mümkündür. Sağlık bakanlığınca onaylı olarak hizmet sunan bu araç işçi ve işyeri faaliyetlerini aksatmadan sunulmakta olan bir hizmet olarak bilinmektedir. Farklı farklı hizmetler ile özellikle işyeri sahipleri nazarında kolaylık sağlamaktadır.
Mobil Sağlık Taraması Nedir?
Genel anlamda tüm işletmelerin işe başlama tarihi itibariyle çalışanlar tarafında sağlık taramalarını gerçekleştirmesi, kaydetmesi ve bu tarama ayrıca kaydetme işlemini aralıklı periyotlar halinde tekrar etmesi gerekmektedir. Çalışma şartlarından kaynaklı olarak işyeri çalışanlarının tümünü hastane ortamına göndererek bu işlemin gerçekleştirilmesi zaman kaybı ve işlerin aksamasına sebep olmaktadır. Bu nedenden dolayı Mobil sağlık taraması ile işyerlerinde sağlık taraması hizmeti almak hem zamandan hem de iş yönetiminden tasarruf etmeyi sağlayacaktır. Mobil sağlık tarama hizmetinin kurallara uygun bir şekilde mobil sağlık tarama aracı üzerine kurulması kolaylık sağlamaktadır. Belirli zaman aralıklarında mobilize edilmiş olan sağlık araçları ile işyerleri gezilerek gerekli olan tarama ve kontrollerin yapılması mümkün hale getirilmiştir. Her geçen gün geliştirilmekte olan mobil araç sağlık taraması çok sayıda testin güvenilir bir şekilde yapılması ve sonuçlandırılmasında olanak sağlamaktadır. Böylelikle gezici bu araç ile testler kaliteli ve güvenilir şekilde yapılarak işletmenin ilgili bölümüne teslim edilmektedir. Sağlık kontrolü ve bu kontrollerin kaydı tek işlem ile gerçekleştirilerek işyeri üzerine sorumlu işlemlerin tamamlanması sağlanmaktadır. Bu taramalar ile işyerinde çalışma gerçekleştirilebilmesi adına gerekli olan muayeneler içerisinde odyometri, solunum fonksiyon testi, akciğer grafisi ve ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilir testi, göz muayenesi, kan grubu testi, idrarda fenol ve kurşun testi, tam kan ve tam idrar testi, koruyucu aşılar, EKG, portör muayenesi gibi sağlık testleri uygulanarak gerekli test ve kontrollerin raporlanma çalışmaları sağlanmaktadır. Bir yandan çalışanların sağlık durumları bakımından işyeri uyumluluğu test edilmekte diğer yandan işletmenin yükümlü olduğu periyodik olarak tekrarlanması gereken sağlık taraması işlemleri yürütülmektedir. İşyerlerinin çalışma alanları ve taşıdığı risk sınıfı olarak belirlenen aralıklarda uygulanması önemlidir. Bu aralıklarda uygulanmayan İSG mevzuatı işyerine cezai işlem uygulamasına neden olabilmektedir. Risk sınıfı yüksek işyeri platformları ya da risk sınıfı düşük olan işyerleri fark etmeksizin uyularak uygulanması gereken bir mevzuata tabidirler. Hayati önemin farkını ortaya koymakta olan bu işlemlerin mesleki hastalıklar dahil olmak üzere oluşabilecek olan diğer sağlık sorunlarını ortadan kaldırmak için uygulandığı esastır. Hal böyle olunca işverenler tarafından çeşitli İSG uygulamaları tercih edilmektedir. Mobil sağlık tarama aracı kiralama ya da gezici mobil İSG hizmetlerinden yararlanma gibi seçenekler oluşmaktadır. İhtiyaca uygun olan seçenekler üzerinden yararlanılarak gerekli kontrollerin yapılması son derece kolay ve hızlı bir hal almaktadır. Böylelikle çalışma standartları üzerinde minimum zaman ve çalışma kaybı ile raporlama gerçekleştirilebilmektedir. İşyeri kontrolleri sırasında incelenmek istenen raporları oluşturma yetkisine sahip kişilerce uygulanan bu hizmet eksik raporlama oluşumuna engel olmaktadır. Her alanda resmi evrak olarak kullanıma uygun raporlama gerçekleştirilerek uygulanması gereken yükümlülüklerin yerine getirildiğine dair bilgi ve belgeler oluşturulmaktadır. Çalışan sayısı az olan işletmeler için en uygun hizmettir. Bu hizmetten yararlanarak işyerinde tam zamanlı İSG uzmanı çalıştırmak gibi bir durumun önüne geçilebilmektedir.
Mobil Sağlık Taraması Gezici İSG Hizmeti Aracı Özellikleri Nelerdir?
İşyerlerinde yürümekte olan işlerin aksamamasını hedefleyerek oluşturulmuş hizmet sayesinde çalışanların sağlık kontrollerinin yapılması sağlanmaktadır. Çoğu zaman hastane durumlarının aksaklık yaratmasından sebep böyle bir uygulama oluşturulmuştur. Çok sayıda sağlık konusu üzerinde kontrol, tetkik ve raporlama yapabilme yetkisi bulunmaktadır. Yetkileri sayesinde bir işyerinin ihtiyaçları doğrultusunda olumlu sonuçlar elde edebilmek son derece kolay ve hızlıdır. Mobil sağlık taraması gezici İSG hizmeti aracı özellikleri arasında bulunan başlıca işlemleri şöyle sıralamak mümkündür:
- Akciğer filmi: Akciğer hastalıkları teşhislerinde kullanılmakta olan son derece önemli bir işlemdir. İki yönlü bir işlem ile gerçekleştirilmekte olan bu işlem akciğer filmi ile başlamaktadır. Öncelikli olarak akciğer filmi çekilir ve sonrasında elde edilen film üzerinden edinilen bulgular ile teşhis konulma üzerinde gereken adımlar takip edilir. Akciğerler filmi önden ve yandan çekilerek olası bulguların sorunsuz olarak görülmesi sağlanmaktadır. Bu film sayesinde akciğer kanseri, kalp veya kemik rahatsızlıkları üzerine bilgi toplanması mümkündür.
- SFT: Açılım olarak Solunum Fonksiyon Testi ismi verilen bu test ile akciğerin çalışma performansı ölçümü mümkündür. Akciğer üzerinde uygulanabilecek farklı fonksiyonlar da test edilerek akciğer üzerinde oluşabilecek bazı hastalık başlangıçları ya da belirtilerini gözlemlemek mümkündür.
- Odyo: Bir diğer ismiyle odyometri olarak bilinen bu işlem, işitmenin ölçülmesi ve işitme fonksiyonları üzerinde değerlendirme yapılmasında işe yarayan bir işitme testidir. İşitmeyle ilgili olarak test ve ölçümlerin yapılması olarak bilinmektedir.
- Hemogram testi: Bir nevi kandaki hücrelerin sayısı ve oranlarının tespiti üzerinde kullanılmakta olan testlerdendir. Vücut üzerinde gerçekleşen kan dolaşımı hücrelerinin kemik iliği sayesinde üretilmesinden dolayı kemik iliğinin de değerlendirilmesin de büyük rol almaktadır.
- Tetanos testi: Bilinen hali ile tetanos bireylerin sinirsel sistemi üzerinde etkili, çoğu zaman çene ve boyun kasları üzerinde ağrılı bir kasılma süreci yaratmaktadır. Bakteriyel bir toksin sebebiyle oluşmakta olan bu hastalık ciddi bir durumun oluşmasına sebep olabilmektedir. Tetanos testi ise bu hastalığın belirtilerini inceleyen ve teşhis eden bir testtir.
- EKG: Genel olarak göğüs ağrısı şikâyetiyle ortaya çıkan kalp krizi riski taşıyabilecek durumların teşhisinde kullanılmakta olan bir testtir. Deri üzerine elektrotlar yapıştırılması sonucunda çekilmektedir. Kalp aktivitesi olarak bilinen kasılmaların yaratmış olduğu aktivitelerin ölçümü ile kalp organı üzerinde detaylı bilgiye sahip olunması hedeflenmektedir.
- Açlık kan şekeri testi: Şeker hastalığı ile alakalı olan bir test türüdür. Bireylerin aç olmaları halinde alınan kan ile birlikte gerçekleştirilmekte olan bu test sonucu kişinin açkenki şeker oranı ölçülmektedir.
- Portör testi: Bu test kişilerin vücudunda herhangi bir virüs ya da bakteriyi taşıyıp taşımadığı üzerinde net bilgiye sahip olabilmek adına gerçekleştirilmekte olan testlerdendir. Daha çok gıda sektörü ve kreşlerde çalışmakta olan kişiler gibi etkileşimin büyük oranlarda takip ettiği yerlerde sık olarak yapılması gerekmektedir.
- Üre testi: Bu test böbrekler üzerinde nasıl çalıştığı konusunda kontrol sağlamak adına yapılmaktadır. Bu durum kandaki ürenin ölçülmesi sonucunda öğrenilebilmektedir. Zarar görmüş olan böbrek veya karaciğere sahip kişilerde üre seviyesi yükselmektedir. Bu test sonucunda teşhis konulabilmesi mümkün olduğundan uygulanmaktadır.
Detaylı bir şekilde işyerlerinin dikkat etmesi ve uygulaması gereken kontrollerin tümünün sağlandığı uygulamaları içerisinde bulundurmakta olan bir hizmettir. Bu hizmet sayesinde işyerlerinde sürdürülmekte olan işlemlerin devam etmesi ve aynı zamanda kontrollerin sağlanması hedeflenmektedir. İşyeri ve işverenler adına büyük kolaylıklar tanımakta olan mobil sağlık taraması gezici İSG hizmeti aracı kullanım amacı tam manasıyla hizmet sunulmasında yardımcı olmaktadır. Yetkilerinin kapsamış olduğu alan doğrultusunda işyeri ihtiyaçlarına hizmet ettiği gibi dönemsel olarak ziyaretler ile gerekli raporlamanın oluşmasında iş yükünü hafifletmektedir. Tercih edilirliğinin yüksek olmasındaki ayrıcalıklardan bir tanesi sunmuş olduğu geniş alanlı hizmet olarak bilinmektedir. Özellikle çalışan sınıfı sayı olarak düşük işletmeler tarafından çok tercih edilmekte olan bir hizmettir. Tamamen uzman ve profesyonel ekipler tarafından uygulanmakta olan kontroller sonucunda gerekli tüm işlemler halledildiği gibi işyerinin bu konu üzerinde uygulaması gereken mevzuat yerine getirilmektedir.
Mobil Sağlık Taraması Gezici İSG Hizmeti Aracı Fiyatları Ne Kadar?
Gündem üzerinde büyük bir önem kazanmış olan mobil sağlık taraması hizmeti işyeri ve işverenlerin aksaklık yaşamadan sağlık kontrollerinin yapılması işlemini yürütmektedir. Mobil sağlık taraması gezici İSG hizmeti aracı fiyatları testlerin yapılacağı yere göre farklılık gösterdiğini söylemek mümkündür. Ancak farklı durumlar karşısında da bu fiyatların değişiklik gösterebildiği gözlemlenmektedir. İşyerlerinde tarama gerçekleştirilecek kişi sayısı önemli olduğu gibi fiyat üzerinde farklılıklara neden olabilmektedir. Son dönemlerde yaygın olarak kullanılmakta olan gezici sağlık aracı ile işyeri işleyişinde ekstra bir değişim olmadan tüm sağlık taramaları ve testleri uygulanabilmektedir. İşveren safhasından bakıldığında son derece faydalı bir uygulama olan mobil sağlık aracı hizmeti işyerindeki verimi etkilemeden yapılması gerekenlerin uygulanmasında fayda sağlamaktadır. Sabit olarak düzenli dönemler içerisine yayılmış bir şekilde kayıt oluşturmak zorunluluğu bulunması sebebi ile işyeri yükümlülüğü ağır bir işleme tabi tutulmaktadır. Bu kayıt ve tetkiklerin gerçekleştirilmesi adına ya işyerinin özel olarak tam zamanlı İSG uzmanı çalıştırması ya da sunulmakta olan gezici İSG aracı üzerinden yardım alması gerekmektedir. Çalışanlar tarafında oluşabilecek her türlü sağlık sorunu ile ilgili olarak kayıt ve raporlama sağlanmadığında cezai işlem uygulanabilir. Bu cezai işlemlerin önüne geçilebilmesi için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş olan bu uygulama sayesinde İSG mevzuatının gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır. İşyerlerinde gözlemlenen tahlil ve kontroller dahilinde hangi tahlillerin yapılmak istendiği mobil sağlık taraması gezici İSG hizmeti aracı kullanımı fiyatlarını etkilemektedir. Hızlıca sonuç alabilmek ve bunun yanı sıra yürümekte olan işin aksamaması adına gerekli önlem ve testlerin uygulanması ile ilgili olarak internet sayfası üzerinden ulaşılabilecek irtibat numaraları veya mail yolu ile iletişime geçebilirsiniz. Böylelikle verilmekte olan hizmet hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Mobil Sağlık Aracı Nedir?
İşyerinde çalışma faaliyeti sürdürmekte olan kişilerin donanımlı bir araç sayesinde gereken muayene durumlarının yapılmasına olanak tanımakta olan araçlar mobil sağlık aracı olarak isimlendirilmiştir.
Mobil Sağlık Taraması Nedir?
Mobil Sağlık Taraması işyerlerinde mesleki olarak bireylerde oluşabilecek hastalıklar ile ilgili belirli dönemde uygulanması gereken tahlil ve tetkikleri çalışma alanlarında gerçekleştirebilmeyi sağlayan mobilize edilmiş sağlık hizmeti olarak isimlendirilmektedir.
Mobil Sağlık Taraması Nasıl Yapılır?
İşyeri tarafından anlaşılan OSGB firması tarafından yönlendirilmekte olan araç içeriğinde istenilen raporlamalara uygun şekilde yapılmaktadır. Çalışanları işyerinde ziyaret ederek gerekli uygulamalar gerçekleştirilmektedir.